Islak Odanın Misafirleri
Dost dost diye nicesine sarıldım...."
O kocaman devlet binasının caddeye bakan merdivenlerinden yukarı doğru çıkarken derinden gelen feryatlar takıldı kulağıma.... Sanki tabanımdan beynime bir şeyler yürüyormuş gibi ürperdim. Ben o sesleri tanımıştım....
O
merdivenlerin altından yankılanan bu nağmeleri bilirdim... Yan yana,
hangi nedenle yapıldığını kimsenin bilmediği, 5 - 6 m2 ve önleri demir parmaklıklarla kapatılmış, duvarları beyaz badanalı, tabanı orta kalitede beton şap ile kaplanmış birinin tabanı sürekli ıslak olan odacıklar. Tabanı ıslak odada; binanın tavanından aşağıya doğru uzanmış, halka gibi geriye doğru bükülmüş ucunda çok fazla uzun olmayan orta kalınlıkta
ip bulunan bir demir.
Bir küçük masa üzerinde ne olduğunu
daha sonra öğrendiğim, kocaman manyetolu bir sahra telefonu. O
kata alınan misafirler - bu seyahat sırasında yoldaki ve oradaki olası çirkinlikleri görmesinler diye olsa gerek gözleri özenle kapatılır ve genelde gece olan misafirlikleri sırasında hiç açılmazdı. Tabanı ıslak olan odaya, o katta bulunan
misafirler sırayla ama çıplak ayakla davet edilir. Orada onlara sevgi gösterileri yapılarak hayat dersleri verilir o güne kadar yaşamlarında nelerin olup bittiği sorulurdu. Sahra
telefonunun yardımıyla elektrik tedavisi de yapılarak varsa kötü
hastalık ve alışkanlıklardan kurtulması sağlanırdı...
Kuru
odalarda, aslında birbirlerini çok iyi tanıdıkları halde -
muhtemelen birbirlerinden rahatsız olmasınlar diye - ayrı tutulan ve ıslak odadaki muhabbeti can kulağıyla dinleyen diğer misafirler, bir an önce ıslak odaya geçmek için can
atarlardı.
Odanın neden ıslak olduğunu, tavandaki demirin ne işe yaradığını ve - adı üstünde sahrada kullanılması
gereken - sahra telefonu denilen aletin bu küçücük odada ne aradığını
öğrenmek için yanıp tutuşurlardı. Yukarıdakiler tarafından görevlendirilmiş, olabildiğince müşfik ev sahiplerinin misafirlere gösterdiği ihtimam, ıslak odada olmanın verdiği zevk ve bir an önce ıslak odaya girmek için can atan sıradaki misafirlerin doyulmaz ve istense dahi vazgeçilemeyen
muhabbetinden sevgi nameleri idi feryat diye duyduğum. Yanıldığımı anladım. Ama o merdivenleri çıkmaktan
vazgeçtim..
Gönderen : Lacivert
|